Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat


ALACAĞIN ZEKATI VERİLİR Mİ?


Zekâta tâbi olup olmama bakımından alacaklar üç kısımdır:

a) Kuvvetli Alacak: Bunlar, borç olarak verilen paralar ile ticaret mallarının bedeli olan alacaklardır. Bu alacaklar, borçlular tarafından ikrar edilirse veya borcu ispata yarayan kesin delil varsa, alacaklı tarafından her yıl zekâtlarının ödenmesi gerekir. Önceki yıllara ait zekâtı verilmemiş ise, alacak tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekâtları ödenir.

b) Orta Alacak: Satım için olmayan bir malın gelirinden kaynaklanan alacaktır. Ev kirası alacağı gibi. Bu alacakta da geçmiş senelerin zekât borcu gerçekleşir. Ancak zekât borcunun ödenme mecburiyeti için alacaklının en az nisap miktarı kadar tahsil etmesi gerekir.

c) Zayıf Alacak: Vasiyet, mehir ve diyet gibi mal bedeli olmayan alacaklardır. Çünkü bu tür alacaklar mal değişiminde oluşmuş bir borç değildir. Bu nevi alacakların geçmiş yıllara ait zekâtları gerekmez. Tahsil edilip üzerlerinden bir yıl geçince zekâtları verilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 238, 239; Mehmed Zihni, Ni‘met-i İslam, s. 739, 740).

İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacaklar için, alacaklının her yıl zekât vermesi gerekmez. Şâyet bu tür ümit kesilmiş bir alacak daha sonra ödenirse, tahsil edilip üzerinden yıl geçtikten sonra sadece o yılın zekâtı verilir; geçmiş yıllar için zekât gerekmez (Merğînânî, el-Hidâye, II, 166-167).


İslam’da zekât vermek zengin Müslümanlara fazdır. Zekât mali bir ibadettir. 80 gr ve daha çok malı olan kişiler, üzerinden bir yıl geçince kırkta birini fakirlere vermeleri Allah’ın emridir. Buna zekât vermek denir. Sadaka sadece para vermek değildir. Dinimiz verme dinidir, sevgi, merhamet, paylaşma, iyilik ve yardım etme dinidir.
Efendimiz(s.a.v)Buyururlar ki:”Her iyilik sadakadır.”(Tirmizi)
“'Sübhanallah', 'Elhamdülillah', 'La ilahe illallah' veya 'Allahü ekber' demek birer sadakadır. İyiliği tavsiye etmek, kötülüğe mani olmaya çalışmak birer sadakadır. İki rekât kuşluk namazı kılmak ise bütün bunları karşılar.” (Müslim)
“Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!”
 (Hâkim)


DİNİMİZİ BİLMEK VE ÖĞRENMENİN ÖNEMİ


Müslüman olarak dinimizin emirlerini yerine getirmeliyiz. Dinimizi öğrenmek ve bilmek başlıca sorumluluğumuzdur. Aklımıza takılan şeyleri öğrenmeli, bilgi sahibi olarak ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.

“Bilenler ile bilmeyenler, hiç bir olur mu? Hiç şüphesiz ancak akıl sahipleri (bunu) idrak edip anlar.” Zümer 9


"Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân'ı öğrenen ve öğretenlerinizdir."

(Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 21.)


Bir çok ayet ve hadiste bu sorumluluk vurgulanmıştır. Dinimizi öğrenmenin yolu Kur'an Kerim, Peygamber Efendimiz'in sünnetleri ve güvenilir alimlerin kitapları ile mümkündür. Dinimizle ilgili sorularımıza cevap ararken güvenilir kaynaklara dikkat etmeliyiz.


“İlim tahsil etmek her Müslümanın üzerine farzdır."

(İbn-i Mace, Mukaddime:17 )


Buradan da anlaşılacağı gibi dinimizi öğrenmek farzdır. Çünkü dinimizi bilmez isek helali haramı bilemeyiz. Bu da bizi harama ve günaha götürür.

Sonuç olarak hayatımızın her alanını kapsayan dinimizi öğrenmeli ve ilk emir olan "Oku" emri ile şuurlanarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.


İSLAMİ SORULAR VE CEVAPLARI İÇİN TIKLAYINIZ!


 Öne Çıkanlar

 

Benzer Sayfalar



Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi