Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat


AŞERE-İ MÜBEŞŞERE

CENNETLE MÜJDELENEN ON SAHABE KİMLERDİR?


”Benim ashabım gökteki yıldızlara benzer hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz.” (Beyhaki ve Deylemi)


“Benim ümmetim yağmura benzer. Evvelkiler mi daha hayırlıdır, sonrakiler mi daha hayırlıdır bilinmez.” (Tirmizi)


Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hadislerinde böyle bahsettiği ve değer verdiği, bizlerin de her zaman örnek almamız ve rahmetle anmamız gereken Peygamberimiz'in izinden giden bu değerleri şahsiyetleri kısaca tanıyalım.


1- HZ.EBUBEKİR ES-SIDDIK (R.A.) KİMDİR?

Allah Rasûlü(s.a.v)’in sözlerini, amellerini ve hâllerini en güzel şekilde idrâk eden ve O’ndan bizlere nûrânî izler intikâl ettiren yegâne nesil, ashâb-ı kirâmdır. İlk halîfe seçilen Hz. Ebû Bekir(r.a), devr-i saâdette yüksek sadâkat, teslîmiyet, aşk ve muhabbetiyle Allah Rasûlü(s.a.v)’nde fânî olmuştu. O’nunla kalbî râbıtayı en üst seviyede yaşamıştı. O’nunla âdeta aynîleşmişti. Nitekim -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz:“Kalbimde ne varsa Ebû Bekir(r.a)’e ilkâ ettim.” Buyurmuştur.( Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, c. 2, s. 419.)

571 yılında Mekke'de doğan Hz. Ebû Bekir Es-Sıddık(r.a) İslamı ilk kabul eden, güzel hasletlerle tanınmış ve iffetiyle şöhret bulmuş Resulullahın (s.a.v) hicret arkadaşı, kayınpederi, cennetle müjdelenen aşere-i mübeşşereden, hülafai raşidinin ilki, hayatı boyunca her şeyini Allah’ ve Resulüne adamış, ilk halifesi, müşriklerin Resulullahı yok etmek için her yola başvurduğunda, mirac  mucizesiyle alay ettiklerinde, bunu Resulullah (s.a.v) söylüyorsa doğrudur diyerek Sıddıkiyyet tacını giyen, Câmiu'l Kur'an, es-Sıddîk, el-Atik lakaplarıyla bilinen ,Efendimiz (s.a.v) in orduya yardım ediniz dediğinde bütün servetini Resulullahın önüne yığan, Allah Resulünün (s.a.v): ”Çoluk çocuğuna ne bıraktın? ” dediğinde de; ”Allah’ı ve Resulünü bıraktım.” Diyen mübarek  insan. 

Şüpheli olan şeylerden sakınmada gösterdiği titizlik, helal ve harama dikkat etmesi,  cömertliği takvada, zenginliği tam inançda, şerefi, alçak gönüllülükte bulduğunu söyleyen sadık dost Câmiu'l Kur'an, es-Sıddîk, el-Atik lakaplarıyla bilinen büyük sahabi. Vaktı Seherde Teheccüd Kılanların Babası" olarakta bilinir.

Hilâfeti iki sene üç ay gibi çok kısa bir müddet sürmesine rağmen Hz. Ebû Bekir (r.a) zamanında İslâm devleti büyük bir gelişme göstermiştir. Hz. Ebû Bekir (r.a) Hicrî 13. yılda Cemâziyelâhir ayının başında hicretten sonra Medine'de yakalandığı hastalığının ortaya çıkması üzerine yatağa düşünce yerine Hz.Ömer (r.a)'in namaz kıldırmasını istedi. Ashâbla istişâre ederek Hz. Ömer (r.a)'i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi. Hz.Ömer (r.a)'in, çok celalli, sert oluşu gibi bazı itirazlara cevap verdi ve hilâfet ahitnamesini Hz.Osman (r.a)'a yazdırdı. Yediği bir zehirli yemeğin tesirinden 63 yaşında 23 ağustos 634 yılında Medine’de ahiret âlemine göç etmiştir.


2- HZ.ÖMER EL-FARUK (R.A.) KİMDİR?

Ömer bin Hattab (r.a), (581 yılında Mekke’de Beni Adi kabilesinde doğdu,644 yılında Medine'de Mihrabda şehid edildi. Babası Hattab bin Hufeyl, annesi Fatıma bin Haşam Beni Mahzum kabilesindendi. KÜNYESİ, Ebû Hafs Ömer b. el-Hattâb b. Nüfeyl b. Abdiluzzâ el-Kureşî el-Adevî. Fil Vak‘ası’ndan on üç yıl kadar sonra, diğer bir rivayete göre ise Büyük (Dördüncü) Ficâr savaşından dört yıl kadar önce Mekke’de doğdu. (Halîfe b. Hayyât, I, 151)

Baba tarafından soyu Câhiliye döneminde Kureyş kabilesinin sefâret işlerine bakan Adî b. Kâ‘b kabilesine ulaşır ve Kâ‘b b. Lüey’de Peygamber (s.a.v) Efendimizin’in nesebiyle birleşir Ailesi orta sınıfa mensuptu. Babası tüccardı ve kabilesinde zekâsıyla meşhurdu, çok tanrıcıydı (putperest idi).

İslam Devleti'nin Hz.Ebu Bekir(r.a)'den sonraki devlet başkanı, halife(634-644). Hulefa-i Raşidin ikincisidir. Dünyada iken Cenab-ı Hak tarafından Resulüne Cennetle müjdelediği ikinci kişi Cesareti ve adaleti ile tanınmış, Allah Rasûlü(s.a.v)’in nurlu izinden giden, O’nun yolunu sadâkatle devâm ettiren, hâl ve davranışlarıyla âbideleşen örnek bir İslâm şahsiyetidir.

Mescid-in Nebide Resulullah (s.a.v)Efendimizin hücresinde Hz.Ebubekir Sıddık (r.a) yanına defnedildi. 

Hz.Ömer(r.a) küçük yaşta okuma yazma öğrendi. İslam öncesi dönemde okuryazarlık nadiren vardı. Arap edebiyatı ve şiirle ilgilendi. Şiire meraklı olduğu, güzel konuştuğu, okuma yazma bildiği, ensâb bilgisini öğrendiği, ticaret yaptığı, bu maksatla Suriye, Irak ve Mısır’a gittiği, Kureyş kabilesi adına elçilik görevinde bulunduğu rivayet edilir.


3- HZ.OSMAN ZİNNUREYN (R.A.) KİMDİR?

Peygamberimiz(s.a.v)in üçüncü halifesi, hayâ ve edep timsali, hayatta iken dünyada cennetle müjdelenen üçüncü, bahtiyar kişilerden biri. Hz. Osman(r.a), meşhur Fil Vak'ası'ndan 6 sene sonra; yani hicretten 47 yıl önce dünyaya gelmişlerdir. Babası;Affan b. Ebi'l-As b. Umeyye b. Abdi Şems b. Abdi Menaf ' el-Kureşî el-Emevî dır Annesi; Erva binti Küreyz b. Rebia b. Habib b. Abdi Şems'tir. Nesebi; Ümeyyeoğulları ailesine mensup olan Hz. Osman (r.a)'ın nesebi beşinci ceddi olan Abdi Menaf'ta Rasûlullah (s.a.v) ile birleşmektedir.Beşinci validesi (ninesi) Beyda-i Ümmü'l Hakim, Efendimiz(s.a.v)'in halasıydı. 

Künyesi, "Ebû Abdullah'tır. Ona, "Ebû Amr" ve "Ebû Leyla" da denilirdi. Cahiliye dönemindeki "Ebû Amr" olan künyesi, Müslüman olduktan sonra Efendimiz(s.a.v)'in kızı Rukiyye'den Abdullah isminde bir oğlu olunca 'Ebû Abdullah' diye değiştirilmiştir. 

Hz. Osman(r.a)'ın lakabı, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'in iki kızı ile evlendiğinden dolayı iki nur sahibi mânâsına gelen "Zinnureyn"dir. 

Dört Büyük Halife'den üçüncüsü ,cennetle müjdelelen on sahabeden biridir. 644 yılından 656'daki şehid edilmesine kadar, 12 yıl boyunca, halifelik yapmıştır; Dört Büyük Halife'den en uzun süre halifelik yapan odur. ( Salih SURUÇ, Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Nesil Yayınları, 370. Baskı, s.421,.İbnul-Hacer el-Askalânî, el-İsabe fi Temyîzi's-Sahabe, Bağdat t.y., II, 462; İbnül Esîr, Üsdül-Ğâbe, III, 584-585; Celaleddin Suyûtî, Târihul-Hulefâ, Beyrut 1986, 165). 


4- HZ.ALİ KEREM ALLAHU VECHE (R.A.) KİMDİR?

Kâbe’yi muazzamanın içinde dünyaya gelen, Resulullah (s.a.v) ın terbiyesiyle büyüyen, çocuk yaşta iman eden ilk Müslüman, hiç puta tapmamış, Efendimiz (s.a.v) in kızı Hz.Fatma (r.a) nın eşi, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin (r.anhüma) nın babaları, ilmin kapısı, vahiy kâtibi, bileği bükülmeyen Allah’ın aslanı, velayet menbaı, Resulullah (s.a.v) ın savaşlarında en önde savaşan yiğit. Fitne döneminde harici Abdurahman ibn Mülcem’in şehit ettiği cennetle müjdelenen dördüncü kişi. Ashab-ı kiramın büyüklerinden. Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz’in damadı ve dördüncü halifesidir. Peygamberimizin (s.a.v) amcası Ebu Talib’in oğludur. Künyesi "Ebul Hüseyin"dir. Bir künyesi de Peygamberimizin (s.a.v) iltifat buyurarak söylediği "Ebu Türab"dır. Hiç puta tapmadan müslüman olduğu için "Kerremallahü Vechehu", kahramanlığı ve çok cesur olmasından dolayı "Kerrar", "Esedallahül Galib" lakabları verilmiştir. Ayrıca takdiri ilâhiyeye gösterdiği tam rızadan dolayı da kendisine "Mürteza" denilmiştir.

Hz. Ali İbni Mülcem tarafından mescidde yaralanmıştı. Hz. Ali(r.a) Aldığı kılıç yarasının etkisiyle, üç gün sonra, H. 40 yılın ramazan ayının 17. (M. 23 Ocak 661) cuma günü vefat etti. Küfe’de şehit edildiği caminin yanında namazı kılınarak defnedilmiştir.


5- HZ. SA'D BİN EBİ VAKKAS (R.A.) KİMDİR?

Ashâb-ı kiramın büyüklerinden ve İran’ı zapt eden ordunun kumandanı. Dünyada iken Cennetle müjdelenen on sahabîden biridir. M. 593 Tarihinde Fil Vak’asından 23 yıl sonra, imanın beşiği Mekke-i Mükerreme’de Doğdu. 675 Tarihinde Medine-i Münevvere/Akik’de vefat etti. Kâinatın Fahrine Nebilik verildiği zaman 17 yaşında idi. Nesebi hem baba hem de anne tarafından Peygamberimiz (s.a.v.)’le birleşir.
Sa’d, Abdurrahman ismini ona Müslüman olduktan sonra Resulullah (s.a.v) vermiştir.  Cahiliye döneminde adı, Abdü'l Kabe veya Abdü Amr'dır. Künyesi Ebu İshak, Ebu Vakkas’tır.
İslâmiyet’in, ilk yıllarında Müslümanlar müşriklerden çok eza ve cefâ görüyorlardı. Hz. Sa’d(r.a) da çok eziyet çekmişti. Ashâb-ı kiram ibâdetlerini serbestçe yapamıyorlardı. Hz. Sa’d’ın karşısında olan sadece annesi değildi, bütün müşriklerdi. O sırada Mekke müşrikleri, sayıları çok az olan Müslümanlara işkence ediyorlar, çeşitli hakarette bulunuyorlardı. Hz. Sa’d(r.a) ilk Müslüman olan Sahâbîlerden birkaçı ile beraber, Hz. Sa’d, Sâid bin Zeyd (r.a.), Habbâb bin Eret (r.a.) ve Ammar bin Yâsir ile (r.a.) ibadetlerini yapabilmek için Ebû Lüb Vadisi’ne gittiler. Abdest alıp namaz kılmaya başladıkları bir sırada müşriklerden bir grup, onları gördü ve yanlarına geldi. Müşriklerin ileri gelenlerinden Ebû Süfyân, birkaç müşrikle beraber yanlarına gelerek onların namazlarıyla alay etmeye ve kötülemeye başladılar. Yaptıkları ibadetin manasız olduğunu söylemeye başladılar. (Ebû Süfyân, o sırada henüz Müslüman olmamıştı) Bunun üzerine birbirlerine girdiler. Hz.Sa’d(r.a), eline geçirdiği bir deve kemiğiyle bir müşriğin başını yardı. Diğer sahabiler de karşılık verince, bunu gören diğer müşrikler korkuya kapılıp kaçtılar. Böylece Hz. Sa’d(r.a), Allah yolunda, ilk kâfir kanı döken Sahâbî oldu. (İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, Beyrut 1960, C. III, S. 139-140 .el-İsâbe, 2: 290.)
Hicri 55 yılında vefat etmiş, Bâkî mezarlığına defnedilmiştir.


6- HZ.TALHA B.UBEYDULLAH (R.A.) KİMDİR?

 M. 598 Tarihinde Fil Vakası’ndan 28 yıl sonra, Hicreti Nebeviyye’den 24 yıl önce kâinatın iman beşiği olan Mekke’de dünyaya geldi. M. 658 Tarihinde Basra/Irak’ta Cemel Vakası’nda 60 yaşında, atılan bir okun tesiriyle şehit edildi. İslam'ı ilk kabul edenlerden cennetle müjdelenen on sahabiden biri. Babasının adı, Ubeydullah b. Osman’dır. Annesininki Sa'be binti’l-Hadramî'dir. Dedesi, Ebû Bekr-i Sıddîk’ın (r.a) dedesinin kardeşidir.
Peygamberimiz’in (s.a.v.): “Yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmaktan kim haz duyarsa, Talha Bin Ubeydullah’a baksın” buyurduğu büyük insan.
Ashâbın zenginlerindendi. Zengin olduğu kadar da cömertti. Cömertliği sebebiyle kendisine "el-Fayyâd" denirdi.
Kalbinde Allah korkusu hissi hâkimdi. Allah Rasulune sevgisi kalbini doldurmuştu. Malıyla, servetiyle, canıyla, bütün kuvvetiyle İslam davası uğruna hizmet etmiştir. Çok cömertti. Fakirlerin adeta sığınağıydı. Misafirperverliği ile meşhurdur. Ağırbaşlı ve halimdi. Güler yüzlülüğü evinde de hissedilirdi. En küçük iyiliği bile küçük görmez, her seferinde teşekkür ederdi.
Hz. Talha (r.a), Bedir Savaşı’na katılmadı. Sebebi de Peygamberimizin Sâid bin Zeyd (r.a.) ile onu, Ebû Süfyân kumandasındaki müşrik kervanı hakkında bilgi toplamak üzere gönderilmiş olmasıydı. Vazifesi sebebiyle bu harbe katılamamakla beraber, Peygamberimiz (s.a.v), Bedir ganimetinden ona da hisse verdi.
Hz.Talha(r.a), Bedir’den sonra İslâm'ın en büyük gazâsı, ölüm kalım Savaşı olan Uhud’da kahramanlık destanları yazmıştır
Cemel Vakası’nda atılan bir okla şehid edilmiştir. Bir Cilve-i Rabbani olarak bu yüce insan böylece ebediyetin gerçekler sabahına geçmiştir.


7- HZ.ZÜBEYİR B.AVVAM (R.A.) KİMDİR?

Peygamberimizin (s.a.v):“Her peygamberin bir havarisi (yardımcısı) vardır, benim de havarim Zübeyr’dir” buyurarak methettiği Hz.Zübeyr (r.a), İslam’a gönül veren ilk bahtiyarlardan Efendimiz’in (s.a.v) en yakın dava arkadaşıdır. (Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe: 48.)

Hz.Ebubekir'in (r.a.) dâveti ile Müslüman olduktan sonra başta amcası olmak üzere, müşrikler tarafından muhtelif işkence ve eziyetlere maruz kaldı. Ancak, Rasûlullah'ın (s.a.v.) yanından hiçbir zaman ayrılmadı. Dördüncü olarak imâna geldi. Hz. Ebû Bekir’in damadı idi. Bütün gazalarda bulundu. Çok yaralandı. Mısır’ın fethinde de bulundu. Zengin olup, bütün malını Allah için dağıtdı. Ashâb-ı kirâm şehîd olunca yetimlerine vasî olur, onları beslerdi.

Müslümanlar arasında emanete riayetiyle meşhurdu. Sahabiler en kıymetli şeylerini Hz. Zübeyr’e (r.a) emanet ederlerdi. Bu vasfından dolayı Hz.Ömer (r.a) onu “dinin bir rüknü” ifadesiyle methediyordu.

İnancı uğruna bütün varlığını feda edecek derecede fedakâr, azimli, kararlarında hakkı takip eden, mert bir zattı.

Ashâbdan en çok fetva verenler yedi kisidir. Bunlar; Ömer, Ali, Ibn Mes'ud, Ibn Ömer, Ibn Abbas, Zeyd b. Sabit ve Âise’dir(r.anhüma). Bunlardan sonra ikinci derecede yer alan yirmi sahabeden biri de Zübeyr (r.a)'dir.

Cemel Olayı’nda Zübeyr (r.a) savaştan çekilerek geri döndü. Medine yolunda Temîm kabilesine ait bir subaşına vardığında orada bulunan Amr b. Cürümüz, onu takibe başladı. Vâdi's-Sibâ' denilen mevkide, namaz kılıp secdeye gittiği sırada bir fırsatını bularak Zübeyr'i sehid etti.

Peygamberimiz (s.a.v): "Talha ile Zübeyr Cennette benim komşularımdır" diyerek bu sahabelere iltifatta bulunmuştu.


8- HZ.UBEYDE B.CERRAH (R.A.) KİMDİR?

 Büyük komutan İslam’a ilk gönül verenlerden, sağ iken Cennet ile müjdelenen on sahabîden biri. “Ümmetin Emîni” lakabıyla övülen yüce Sahâbînin asıl ismi, Âmir bin Abdullah bin Cerrah bin Kâ’b bin Dabbe bin Hars bin Fehr’dir. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise, Da'd binti Hilal'dir. Künyesi Ebû Ubeyde’dir. Dedesine nispetle de “Ebû Ubeyde bin Cerrah” olarak meşhur olmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.v), “Her ümmetin bir emini vardır. Bu İslam ümmetinin de emini Ebû Ubeyde bin Cerrah’tır” buyurarak onu övmüştü. (Tirmizî, Menâkıb: 33)
Ebu Ubeyde (r.a), Allah Rasûlü’nün (s.a.v) Daru'l Erkam’a çekilmezden önce, 611yılında yakın arkadaşı Hz.Ebu Bekir’in (r.a) gayretleriyle, Osman b. Maz'un, Ubeyde b. Haris, Abdurrahman b. Avf ve Ebu Selam b. Esad (r.a) ile birlikte Müslüman olmuştur, imâna gelenlerin onuncusudur. İmâna geldiğinde 31 yaşındaydı. O günden, vefâtına kadar malıyla, mevkisiyle ve canıyla İslâmiyet’i yaymak için çalıştı.
Seriyye kumandanı ve tebliğ memuru olarak görevlendirildiği dönemler hariç, hayatı boyunca İnsanlığın İftihar Tablosu'nun yanından hiç ayrılmayan Hz.Ebu Ubeyde(r.a), Peygamber’in (s.a.v) katıldığı bütün savaşlara iştirak etmiştir.
Hz.Ebû Bekir (r.a) onu Müslümanlara komutan tayin ettiğinde şöyle anlatmıştı: “Size kendisine zulmedildiği zaman zulmetmeyen, kötü davranıldığında affeden, yumuşak huylu ve müsamahalı birini seçtim. O müminlere karşı merhametli, kâfirlere karşı ise sert biridir.”
H.18 (m. 639) senesinde Hz. Ebu Ubeyde (r.a), fethettiği Şam ve civarının tanzim ve idaresiyle meşgul olurken, veba hastalığına yakalanmış ve şehit olmuştur. Tarihe "Amvas Vebası" diye geçen bu elim olayda, Ebu Ubeyde’nin (r.a) yanı sıra, daha yüzlerce sahabînin vefat ettiği bilinen bir gerçektir.
Hz. Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a), hayatını hep İslâm’a hizmetle geçirmiş, insanların ebedî seadete kavuşmaları için çırpınmıştır. Kabri Şerifi Şam’dadır.


9- HZ.ABDURRAHMAN B.AVF (R.A.) KİMDİR?

Abdurrahman Bin Avf (r.a.), İslam'ı kabul edip Resûlullah’a (s.a.v.) tabi olan, cahiliye devrinde dahi alkollü içki kullanmamış, ilk sekiz Müslüman’dan biri, Hz. Ebû Bekir (r.a.) vasıtasıyla İslam‟a girenlerin de beşincisi idi.
Meşhur Fil Vak'ası’ndan on sene sonra, Hicretten 44 sene önce, Mekke'de M.580 de doğdu ve Hicretten 31 sene sonra (M. 653) Medine’de vefat etti.
Hz.Abdurrahmân (r.a.) yüksek ahlâk, fazîlet ve kemâl sahibi, cömert, iffetli ve merhametli, çok iyi ve çok temiz seciyeli bir insandı. Onun kalbi, Allah korkusu ile Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) muhabbetle, doğruluk ve iffetle, rahmet ve şefkatle dolu idi. Âlicenaptı (cömertti), Allah yolunda malını dağıtmaktan zevk alırdı.
Hz.Abdurrahman (r.a), günlerinin çoğunu oruçlu geçirir, her sene hacca giderdi. Peygamberimiz’in (s.a.v.) duasının bereketiyle sahip olduğu servetini Allah yolunda harcama hususunda en küçük bir tereddüt göstermedi. Bir defasında 40 bin dinar, 500 at ve 500 yük devesini cihat için vermişti. Gayet sade yaşar, evinde fakirler için devamlı olarak sofralar kurulurdu.
Hz.Abdurrahmân (r.a) bütün harplerde bulundu. Bedir’de çok büyük kahramanlıklar gösterdi.
Hz.Ömer’in halifeliği zamanında, sahabeler arasında mümtaz bir yere sahip olan Abdurahman’a (r.a), halifeye arz edilmekten çekinilen meseleler aktarılır, o da Hz.Ömer'e (r.a) iletirdi. Geceleri sık sık Medine sokaklarını gezerek asayişi kontrol eden Hz.Ömer (r.a), kendisine çok yakın gördüğü Hz.Abdurrahman (r.a) ile beraber dolaşırdı.
652 (H.33) yılında Hz.Osman’ın (r.a) hilafeti döneminde son derece sakin bir hayat yaşadı 72 yaşında vefat etti. Cenaze namazı bizzat halife Hz.Osman bin Affan (r.a) tarafından kılındı. Medine'de Cennetül Bakiye defnedildi.


10- HZ.SAİD B.ZEYD (R.A.) KİMDİR?

 Babası Zeyd, Mekke müşriklerinin dinlerini akıl dışı bularak cansız putlara tapınmanın anlamsızlığı karşısında gerçek dine ulaşmak için araştırma yapmaya başlamış ve bunun için Suriye taraflarına giderek yahudi ve hristiyan âlimleriyle görüşmelerde bulunmuştu. Ancak onların verdikleri dini bilgiler Zeyd'i tatmin etmemişti. Zeyd'in bu durumunu gören bir papaz ona, şirkten ve hurâfelerden uzak, Hz. İbrahim (a.s)'in dini olan Hanifliğe tabi olmasını tavsiye etmişti.
Zeyd, Hanifliğin ne olduğunu öğrendiği zaman aradığı dini bulduğunu anlamış ve Mekke'ye dönmüştü. O, Kâbe'ye yönelerek ibadet eder, Mekke'de İbrahim'in dini üzere bulunan tek kimse olduğunu Kureyş müşriklerine karşı iftihar ederek söyler ve onların putlar adına kurban kesmelerini ayıplardı. "İçinizde benden başka İbrahim dini üzere olan kimse yoktur. Allah’ım hangi şekilde sana ibadet etmemden hoşlandığını bilseydim, o tarzda sana ibadet ederdim.” derdi.
Said (r.a.), Cahiliyye devrinde bile puta tapmayan, Allah’ın varlığı ve birliğine inanan, kız çocuklarının öldürülmesine şiddetle karşı çıkan bir babanın evladı olarak büyümüştür.
Said, babası Zeyd'in kendisine telkin ettiği hanif dininin bilincinde olarak yetişmişti. Rasûlüllah (s.a.v), İslâm dinini tebliğe başladığı zaman, onun çağırdığı dinin babasının söylediği prensiplerle aynı olduğunu gördü ve ona tabi olmakta gecikmedi. Rivayetlere göre o, Rasûlüllah (s.a.v)'in az sayıdaki ashabıyla Erkam'ın evinde gizlice toplanmaya başlamasından önce iman etmiştir.
Bedir Savaşı hariç Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte tüm savaşlara, Uhud ve Hendek gazveleri, Hudeybiye Antlaşması, Mekke’nin Fethi, Huneyn ve Tebük Seferi ile Veda Haccına katıldı.
Hayatının son dönemlerini Medine yakınlarında bulunan Akik vadisindeki evinde ziraatla uğraşarak geçiren Saîd b. Zeyd (r.a) H.51-M.671 yılında yetmiş yaşında vefat etti.


 Öne Çıkanlar

 

Benzer Sayfalar



Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi