
DEĞERLERİMİZ VE KAYBEDİLENLER
(Avrupa Olmak mı, Avrupalı Olmak mı?)
Bu yazıyı okumak için ayıracağınız birkaç dakika göremediğiniz bazı gerçekleri ya da fark edemediğiniz bazı oyunları anlamanızı sağlayacak. Makalenin yazana ya da bir gruba hizmeti bulunmadığı için LÜTFEN OKUYUN diye bir ricada bulunmayacağım. Türk toplumuna armağan edilen bu yazıdan kim ne alırsa kendi içindir. Türk varlığına armağan olsun.
Bilinenler: Soyumuzla gurur duyduğumuz bir toplumuz. Türk milleti deyince göğüsü kabaran, geçmişteki kahramanlıklarını, Avrupa’ya örnek örf ve adetlerini, düşünce tarzını ve farkını hatırlarız.
Fazla değil bir asır bile geçmedi. Çanakkale’de ve diğer savaşlarda yapılan kahramanlıklar... Saygı, sevgi ve inancımız (inanç adı üzerinde inanmak, şimdi inanmadığımız inanç). Herkesin yerini bilmesi. Küçüğün susması, erkeğin konuşması ve kadının yönetmesi. Kadınlarımız sanılanın aksine baş tacı bilinir, onlar için her şey yapılırdı. Aksini mi düşünüyorsunuz ? yapılan savaşlar, yazılan türküler ve şiirler, aşk adamlarımız... her şey onlar için değil mi ? Şimdi kadın hakkı deniliyor. Şiddet deniliyor. Tabi ki bunu yapan erkeklerimiz var. Ama kadında biraz değerini düşürmedi mi ? Olay bir şeyleri birilerine mal etmek değil. Herkesin bundan bir pay çıkarmasıdır.
İnandıklarımız vardı, saygı duyduklarımız ve bunlardan taviz vermezdik. Düşmanlarımızın da en çok korktuğu buydu, inancımız. Dinimize, değerlerimize, örf ve adetlerimize. İnanıyorduk, yaşıyorduk ve en önemlisi sorguluyorduk. İnsan bir şeye inandıktan sonra onu değiştiremezsin, bunu değiştirmeye çalışan kişiler her seferinde kendinden bir şeyler kaybederler. Biz bunu yaptık ve dünyayı değiştirdik. Peki ne oldu ? Bizi değiştiren şey ne idi?
