
DOĞRUYU BULMA VE ARAYIŞLAR
“ Bizimki Nasihat Değil, Akıl Verme Hiç Değil. Doğruyu Anlatmak Acizhane. Ne Hayali Varsa Kursun, Ne Hırsı Varsa Peşinden Koşsun. Yarın Bir Gün Yanlışı Gördüğünde Sığınacağı Bir Liman Olsun. Hür Katip”
Evet doğru sığınılacak bir liman olur çoğu zaman. Ama o doğruyu duymak, bilmek insanın biraz şanslı olmasına birazda iyi insanlarla karşılaşmasına bağlıdır. İnsanların inandığı şeylerde ya da uygulamakta olduğu eylemlerde yanlışlıklar görüldüğünde uygun bir dille kısa ve öz bir şekilde uyarılmalıdır. Bu uyarı, ne nasihat vererek karşı tarafı rahatsız edici bir şekilde, ne de önemsemez bir tavırla söylemek için söylemek şeklinde olmamalıdır. Unutmayın ki sizin söylediğiniz doğru onun doğrusu olmaya bilir.
İnsanlar her zaman yaptığı şeylerin doğru olup olmadığı ya da doğruyu ayırt etme konusunda etrafından bir şeyler beklerler. Burada devreye aile, arkadaş ve diğer çevresel etkenler girer. Bu devirde o kadar yanlış şeyin içerisinde doğruyu bulmak bazen zor olabiliyor. Ve bazen de kararı kendiniz vermek zorunda kalıyorsunuz. Doğrusunu, yanlışını düşünemeden. Peki ömrümüz hep bu arayışlar içerinde mi olacak ?
Hayatını sağlam temeller üzerine kurmayan insanlar sürekli bir arayış içerisinde olurlar. Bu tıpkı planı çizilmeyen bir yapıyı yapmaya çalışmaya benzer. Üzerinde düşünüp plan yapmadığınız bu yapıda her kademede bir şeyler düşünüp onu denersiniz. Bu da size para ve en önemlisi zaman kaybettirir. Hayatta ise bazen telafisi mümkün olmayan şeylere mal olur. Elbette bir yaşa kadar belirli arayışlar içerisinde olacağız ama bunları anlık şeylerle değil bir ömür kullanacağımız çözüm yolları ile doldurmalıyız. Mesela birinin size bir iş vereceği korkusunu, oradan kaçarak kurtulmak yerine, işleri yaparak bu insanlara karşı nasıl davranılması gerektiğini öğrenmeniz bir ömür işinize yarayacak daha faydalı bir çözüm yolu olacaktır.
Tük toplumunun herkesi doğru ya da yanlış uyarma yapısı vardır. Bunu herkes bilir hatta bu kadar işine karışılan başka bir toplum yoktur. Bu insanlarımızın duyarlı olduğunu gösterir. Ama çoğu zaman yanlış ve boş kelimelerle uyarıldığımızı görüyoruz. Bu insanların bilgisizliği ve zayıf insan ilişkilerinden kaynaklanır. Basit bir örnek,
- Usta: Oğlum ne yapıyorsun orda çık dışarı aptal adam.
- Çırak: Tamam usta niye kızıyorsun.
- Usta: Oğlum iyiliğini düşünüyorum karşılık verme.
Burada yapılan ustaya göre bir doğru, çırağa göre bir yanlış var. Çırak oradan yaptığı
yanlışı görüp çıkmıyor, ustasının korkusundan çıkıyor. Belki doğruyu anlatacak zaman yoktu ama artık çırağın doğrusunu soracağı bir ortamda kalmadı.
