Spor, resmi kurallara bağlı ve birbiriyle rekabet halinde olan bireyler tarafından yapılan (oynanan )fiziksel aktiviteler bütünüdür. Spor beden eğitimi faaliyetlerini özelleştirerek çeşitli branşlarda somutlaşmış, üst düzeyde yapıldığında fizyolojik, psikolojik, estetik, teknik özellikleri gerekli kılan yarışmaya dayalı ve katı kurallarla çevrili bir etkinliktir.
Spor sözcüğünün beden ve hareket sözcüklerinden yola çıkarak ifade bulduğu söylenebilmektedir. Bütün sporlar bedenin hareket özelliklere dayanmaktadırlar.
Sağlıklı bir vücuda sahip olmanın yolu spor yapmaktan geçer. Spor yapmak, doğru ve yeterli miktarda solunum yapabilme yetisini güçlendirir. Spor sırasında terlenmesi sonucunda vücut toksinlerinden arınır. Spor yaparak yaşlılık etkilerinin çok daha az hissedilir olması sağlanabilir. Spor sonucunda cilde ve saç derisine kan pompalanarak cilt daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanır. Spor yapan insanların metabolizması daha güçlü olur, daha zor hastalanır ve daha hızlı iyileşme gösterirler. Spor yapan insanın beslenme dengesi de düzelir. Buna istinaden şişmansa kilo verir, zayıfsa kilo alır. Bilinen en sağlıklı kilo alma ve kilo verme yöntemi spordur.
Bütün spor dalları isimleri kendi içerisinde çeşitli kategorilere ayrılır. Bunlardan bazıları topla yapılan sporlar, buzda yapılan sporlar, bireysel ve takım sporları şeklinde açıklanabilir. Dünyadaki spor dalları ülkeden ülkeye de değişkenlik gösterebilir.
GÜREŞ SPORU
Güreş olimpik bir yaz oyunudur.
Uygulayıcılarının birbirlerine vurmaksızın rakiplerini yenmeye çalıştıkları bir spor türü. Güreş tarihteki en eski sporlardan biridir ve zamanla farklı stil ve formları geliştirilmiştir. Güreş genellikle dövüş sanatları arasında değerlendirilir.
Sporcuların belirli bir alan ve süre içinde birbirlerine vurmadan çeşitli hareketlerle rakibine üstünlük sağlamaya çalıştığı spordur. Kazanmak için rakibin iki omzunu da yere değdirip tuş etmek gerekir. Rakipler birbirini tuş edemediyse en çok puanı toplayan kazanır.
Modern olimpiyat oyunlarında güreş, grekoromen stilde yapılmaktaydı. Serbest güreş ise 1904 yılında St. Louis Olimpiyat Oyunları’nda dahil edilmiştir. 1908 yılında Londra’da düzenlenen dördüncü Olimpiyat Oyunları’nda, her iki stilde güreş yapılmıştır. 1912 Stockholm Olimpiyat Oyunları’nda, serbest güreşe yer verilmemiştir. Bu dönemde güreş müsabakaları bir saat ile sınırlırlandırılırdı, finallerde ise zaman sınırlaması yoktu. Finlandiyalı güreşçi Alfred Johan Asikainen ile Rus güreşçi Martin Klein, on bir saat kırk dakika güreşmiş ve Guinness rekorlar kitabına girmişlerdir.
Güreşte, 1936’dan 1970 yıllarına kadar başarılara imza atmış, adeta ’’Türk Gibi Kuvvetli’’ sözünü dünyaya tekrar kabul ettiren birçok güreşçimiz olmuştur(Hüseyin Akbaş, Nasuh Akar, Mustafa Dağıstanlı ve diğerleri).
1970-1990 tarihleri arasında, güreşte uzun süren bir duraklama yaşanmış, önemli dereceler elde edilememiştir. 1992 Barselona Olimpiyat Oyunları, Mehmet Akif Pirim’in birincilik, Hakkı Başar ve Kenan Şimşek’in ikincilik, Ali Kayalı’nın üçüncülüğü ile güreşte yükselişe geçtiğimiz dönem olmuştur.
FILA, 1993 yılında Stockholm’de düzenlenen dünya şampiyonasında modern güreş tarihinde, dünya minderlerinde ilk kez, on yedi yaşındaki bir güreşçinin şampiyon olmasından dolayı Hamza Yerlikaya’yı ‘’Asrın Güreşçisi’’ unvanı ile ödüllendirmiştir.