Dünya tarihinde görülmüş en uzun süreli hanedanlıklardan biri olan Osmanlı, dünya tarihi ve coğrafyasını şekillendirmiş, yetiştirdiği büyük komutan, devlet adamı, sanatçı ve bilim adamlarıyla emsalsiz bir başarıya imza atmıştır.
Osmanlı unutulmadı, unutulması da mümkün değil. Kurdukları imparatorluk, yüz yıldır paramparça olmuş durumda. Nice kitapların sayfalarına hükmeden alfabeleri yasaklandı, muhteşem tuğraları kitabelerden söküldü, bu devleti 600 yıl yöneten hanedan geri dönmemecesine yurt dışına sürüldü. Üstelik arkalarından lanetlenerek.
Bugünkü nesiller atalarının neler yaptığını bilip tanıdıkça kendilerinin neden onlar gibi olamadığını sorgulayacak ve daha iyisini yapmak için elinden gelenin daha fazlasını yapacaktır.
Bir avuç insanın dünya tarihini 600 yıl boyunca şekillendirecek bir cihan devletinin mimarları haline nasıl geldikleri ve bu düzeni dünyanın en zor coğrafyalarından birinde kurup asırlar boyu nasıl devam ettirdikleri her zaman araştırılıp ders çıkarılması gereken bir konu olacaktır.
2. SÜLEYMAN KISA HAYATI
İKİNCİ SÜLEYMAN KAÇINCI PADİŞAH?
DOĞUM TARİHİ, SALTANATI, ÖLÜMÜ
20. Osmanlı Padişahı
Babası: Sultan İbrahim
Annesi: Saliha Dilâşub Valide Sultan
Doğumu: İstanbul, 1642
Ölümü: Edirne, 1691
Saltanatı: 1687-1691
Sultan İbrahim'in Saliha Dilaşub Sultan'dan doğan oğludur. Ağabeyi IV. Mehmed'in 37 yıllık saltanatı sebebiyle 45 yaşına kadarki hayatı "kafes "te, yani Topkapı Sarayı'nın Şimşirlik Kasrı'nda geçti. O sırada Osmanlı Devleti 4 cephede birden savaşıyor, bu da siyasi ve mali bunalımı zirveye çıkarıyordu. Öte yandan Avusturya ordusu Balkanların kilidi sayılan kalelerinden Belgrad'ı almış, Osmanlı Devleti için alarm zilleri çalmaya başlamıştı. Bu aşamada Köprülüler ailesinden vazgeçmeyerek isabetli bir tercihle Fazıl Mustafa Paşa'yı sadrazamlığa getirmiş ve yönetimi onun becerikli ellerine teslim etmişti. Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa da yönetim ve adalet sistemlerinde Islahat yaparak içeride düzen ve istikrarı sağlamış, Yeniçeri Ocağı'nı disiplin altına almıştı. Şimdi sıra dış ilişkilere gelmişti. Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa Avusturya seferine çıktı ve Sırbistan ile Belgrad'ı geri almayı başardı (1690). Bu başarılardan sonra ertesi yıl Sultan II. Süleyman'ın da sefere çıkması kararlaştırıldı. Hazırlıklar yapıldı. Ancak hasta olan ve sedyeyle sefere çıkabilen II. Süleyman, Edirne'ye geldiğinde hayata gözlerini yumdu. Naaşı, atası ve adaşı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın Süleymaniye Camii yanındaki türbesine defnedildi (ikisi de seferde ölmüşlerdi). Hiç çocuğu olmamıştır. Aynı zamanda usta bir hattat olan II. Süleyman, tuğrasının yanına bir çiçek motifi koydururdu. Tatlı dilli, güzel ahlak sahibi, herkese iyi davranan, cömert, ikramı seven, halim selim, doğru konuşan, adil olmaya gayret eden, "sırat-ı müstakim" üzre bulunan, beş vakit namazını ve sünnetlerini hiç kaçırmayan, yanında Allah'ın ve Peygamber Efendimiz'in (sas) adı zikredildiğinde istisnasız ayağa kalkarak saygısını gösteren, "hayır" diyememesiyle meşhur bir padişahtı. Belki yönetimde ağırlığını yeterince gösterememiştir ama devlet işlerini Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa gibi tecrübeli ve becerikli bir yöneticiye teslim etmesi de isabetli adamlar seçebildiğinin ve değerli kararlar alabildiğinin bir göstergesidir.