MÜCTEHİD-MÜCEDDİD NE DEMEK, KİME DENİR, MÜCTEHİD İMAMLAR KİMLERDİR?
Müçtehit; fer'i olan dini hükümleri delillerinden çıkarmaya muktedir olabilecek dini bilgilerle mücehhez, meleke sahibi ve akıl-baliğ olan Müslüman bir kimsedir. Bir kimsenin, müçtehit derecesine ulaşabilmesi için şu özelliklere sahip olması gerekir.
1. Kur'an'a ait bilgileri, Kur'an'ın bütün manalarını ve vecihlerini bilmelidir. Kur'an'ın hükümlerle ilgili ayetlerinin lügat ve ıstılah manalarını bilmelidir. Kitabın has-amm, mücmel-müfesser, nasih-mensuh, hakikat-mecaz, sarih-kinaye, zahir, nass ve muhkem gibi bütün kısımlarını bilmelidir.
2. Hadis ilmini tamamen bilmek. Hükümlerle ilgili hadislerin tevatür, meşhur ve ahad yollarını; hadislerin metinlerini, bizlere ne suretle rivayet edildiğini; manalarının vecihlerini yani lügat ve ıstılah manalarını; kitapla müşterek olan has, amm, mücmel, müteşabih; bütün kısımları layıkıyla bilmelidir.
3. Müçtehit, icma'nın gerçekleşmiş olduğu yerleri bilmelidir ki, icmaya aykırı içtihatta bulunmasın.
4. Kıyas'ın şartlarıyla, hükümleriyle ve kısımlarıyla vecihlerini, kabul edilen veya reddedilen şekillerini, "Usül" ilminde olduğu gibi bilmelidir.
İçtihadın şartları yukarıda sayılanlardan ibaret olmakla beraber İslâm âleminde umum tarafından kabul edilmiş ve yaşayan dört Ehl-i Sünnet mezhebinden başka mezhep tesis olunmamıştır. İslâm âlimleri, yeni mezhepler kurmak yerine, yaşayan dört Ehl-i Sünnet mezhebinden birine iltihak etmişler ve halkı da bunlardan birini taklide çağırmışlardır. Ayrıca mezhepleri birbirine eklemenin de yanlış olduğunu beyan ederek sakınmaya davet etmişlerdir. Çünkü Allahüteâlâ ve Onun resulü Muhammed aleyhisselâm, kıyamete kadar, hayat şekillerinde ve fen vasıtalarında yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin şamil olan ahkâmın hepsini bildirdiler. Müctehidler de, bunların hepsini anlayıp, açıkladılar. Sonra gelen âlimler, bu ahkâmın, yeni olaylara nasıl tatbik edileceklerini, tefsir ve fıkıh kitaplarında bildirirler. Müceddid denen bu âlimler kıyamete kadar mevcuttur.
Cahiller ve din düşmanları tarafından Müslümanlar arasına sokulmuş olan hurafeleri, bid’atleri, yanlış inançları, kendilerinden bir şey ilave etmeden dini eski haline getiren müceddidlerdir. Hadis-i şerifte, (Her yüz yılda bir müceddid gelir. Ümmetimin işlerini yeniler)buyuruldu. Mesela, sultanlar içinde Ömer bin Abdülaziz, din bilgilerinde İmam-ı Şafii, tasavvufta Maruf-i Kerhi, esrar bilgilerinde İmam-ı Gazali, feyz vermekte ve harikalar, kerametler göstermekte, Abdülkadir Geylani, hadis ilminde İmam-ı Süyuti, tarikat, hakikat ve akaid bilgilerinin inceliklerini açıklamakta ve kalplere akıtmakta İmam-ı Rabbani, müceddid idiler. Hepsi, İslamiyet’in yayılmasına, kuvvetlenmesine hizmet ettiler. (Ömer Nesefi,İslam Akaidi.Mekatib-i şerife)
DİNİMİZİ BİLMEK VE ÖĞRENMENİN ÖNEMİ
Müslüman olarak dinimizin emirlerini yerine getirmeliyiz. Dinimizi öğrenmek ve bilmek başlıca sorumluluğumuzdur. Aklımıza takılan şeyleri öğrenmeli, bilgi sahibi olarak ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
“Bilenler ile bilmeyenler, hiç bir olur mu? Hiç şüphesiz ancak akıl sahipleri (bunu) idrak edip anlar.” Zümer 9
"Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân'ı öğrenen ve öğretenlerinizdir."
(Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 21.)
Bir çok ayet ve hadiste bu sorumluluk vurgulanmıştır. Dinimizi öğrenmenin yolu Kur'an Kerim, Peygamber Efendimiz'in sünnetleri ve güvenilir alimlerin kitapları ile mümkündür. Dinimizle ilgili sorularımıza cevap ararken güvenilir kaynaklara dikkat etmeliyiz.
“İlim tahsil etmek her Müslümanın üzerine farzdır."
(İbn-i Mace, Mukaddime:17 )
Buradan da anlaşılacağı gibi dinimizi öğrenmek farzdır. Çünkü dinimizi bilmez isek helali haramı bilemeyiz. Bu da bizi harama ve günaha götürür.
Sonuç olarak hayatımızın her alanını kapsayan dinimizi öğrenmeli ve ilk emir olan "Oku" emri ile şuurlanarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.