Bu rüyanın tabirine ve yorumuna bakıldığında; Bir kimsenin rüyada hapishaneye girdiğini görmesi, uzun ömre ve dostlarla beraber bir araya gelmeye delâlet eder. Rüyada hapishaneyi tercih ettiğini görmek, günahtan muhafaza edilmekle tâbir olunur.
Nablusî demiştir ki: Rüyada görülen hapishane dinî hapishane olursa rüya sahibinin borca mahkum edilmesine, eğer siyası olursa, kötülük ve nifak sebebiyle meydana gelecek üzüntü, keder ve şiddete delâlet eder. Meçhul hapishaneyi görmek, dünya ile tâbir olunur.
Bazen da rüyada hapishane görmek, şiddetli ve meşakkatli hanıma, dili kötü sözlerden ve mânâsız kelimelerden muhafaza etmeye, düşman tarafından gelecek hileye delâlet eder.
Rüyada hapishaneyi tercih ettiğini görmek, günahtan korunmaya delâlet eder.
Hapishaneden çıktığını görmek de hastalıktan şifa bulmaya işarettir.
Denilmiştir ki: Rüyada hapishane görmek, misafir için afiyet, hasta için ölüme işarettir. Yine hapishane itham edilmeye, büyük adamlara yaklaşmaya, kabre, borca, hastalık ve tembelliğe delâlet eder.
Bir kimsenin rüyada bilmediği herhangi bir evde hapsedildiğini görmesi, o evden bir kadınla evlenmeye alâmettir. Ve o kadından ona mal ve evlat sahibi olur.
Nablusî (rh.a.) demiştir ki: Rüyada hapishane görmek, bazı kere de, kişiyi tasarruf ve hareketten men eden hastalığa, gururlanmaya, batıl ve beyhude şeylere itimat edip aldanmaya, bazen da cehenneme delâlet eder. Çünkü cehennem günahkâr ve kâfirlerin zindanıdır.
Cafer-i Sâdık (r.a.) demiştir ki: Rüyada zindana girdiğini ve hapsedildiğini görmek, muradın husulüne ve akıbetin güzelliğine delâlet eder. Rüyada görülen zindan meçhul ise, bu kere de üzüntü, keder ve gama delâlet eder. Rüyada zindandan çıktığını görmek, zahmet ve meşakkatten, keder ve gamdan kurtulmaya işarettir. Bazen da bu rüya, kişinin ölümü ile tâbir olunur. Rüyada zindana girip hemen çıktığını görmek, arzu ettiği şeye tamamıyla nail olmağa, sevinç ve sürura delâlet eder.
Rüyada hapishane görmek, duanın kabulü ile de tâbir edilir. Çünkü Hazret-i Yusuf (a.s.)'un duası zindanda kabul edilmiştir.
Rüyada hapislik, yani zindana düştüğünü görmek, zillet, üzüntü ve keder ile tâbir olunur.
Bir kadının rüyada, sultanın kendisini hapsettiğini görmesi, eğer bekâr ise, büyük ve şanlı bir adamla evlenmeye delâlet eder.
Rüyada hapis olduğunu ve zindana düştüğünü görmek, devlet reisinin huzuruna çıkmaya ve ona dinî hususta söz söylemeye delâlet eder. Zira Hazret-i Yusuf hapiste olduğu halde Mısır melikine öğüt vererek onları kıtlık için hazırlamıştı.
Rüyada zindan olarak kullanılmayan başka bir odada ayaklan bağlı ve odanın kapısı da üzerine kapanmış olarak görmek, rüya sahibine bir hayır isabet edeceğine işarettir.
Yine o yerde kendisine azap edildiğini görmek, hayır ve akıbet cihetiyle daha da iyidir.
RÜYALAR HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLER
İslâm'a göre rüya üç çeşittir:
1. Salih rüya,
2. Şeytanî rüya,
3. İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.
Salih rüya, vaki olacak olan şeyleri vukuundan evvel, fıtrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Peygamber (s.a.v.) bununla ilgili şöyle buyurur:
"Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür."
Şeytanî rüya, şeytanın, insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için, uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, o Allah'tandır. Bunun için Allah'a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse, o şeytandandır. Şerrinden Allah'a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir."
İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise, insan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür. Peygamber (s.a.v.) bir hadiste şöyle buyurur:
"Rüya üçdür. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya."
Yûsuf sûresinde zikredilen Hz. Yusuf (a.s)'ın rüyasıyla ilgili âyet ve yukarıda zikredilen hadisler, bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak "her rüya haktır ve her tabir de doğrudur" denilmez.
Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir. Hatta fıkıh kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamber (asm)'in suretine giremezse de şabanın yirmi dokuzunda Peygamber (s.a.v.) herhangi bir kimsenin rüyasında "Yarın ramazanın birinci günüdür, oruç tutunuz." diye emretse, bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zabt da edilmez. Ayrıntılar İçin Tıklayınız...
RÜYALAR İLE AMEL MESELESİ
Rüyalar ve ilhamlar, Rabbanî ve Rahmanî; şeytanî ve nefsanî olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu konularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda amel edilebileceğini, ama hiç kimseyi zorlamanın doğru olmadığını belirtirler:
1. Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sünnete zıt olmayacak.
2. Rüya veya ilham güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmamı Gazali gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir.
3. Rüya ve ilhamla elde edilen bilgiler, dinin bir emri gibi kabul edilmemeli; sadece tavsiye edilebilir. Rüyalar ve ilhamlar birer ikazdır, irşattır. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz. Bu rüya ve ilhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da ayıplanmaz.