Dünya tarihinde görülmüş en uzun süreli hanedanlıklardan biri olan Osmanlı, dünya tarihi ve coğrafyasını şekillendirmiş, yetiştirdiği büyük komutan, devlet adamı, sanatçı ve bilim adamlarıyla emsalsiz bir başarıya imza atmıştır.
Osmanlı unutulmadı, unutulması da mümkün değil. Kurdukları imparatorluk, yüz yıldır paramparça olmuş durumda. Nice kitapların sayfalarına hükmeden alfabeleri yasaklandı, muhteşem tuğraları kitabelerden söküldü, bu devleti 600 yıl yöneten hanedan geri dönmemecesine yurt dışına sürüldü. Üstelik arkalarından lanetlenerek.
Bugünkü nesiller atalarının neler yaptığını bilip tanıdıkça kendilerinin neden onlar gibi olamadığını sorgulayacak ve daha iyisini yapmak için elinden gelenin daha fazlasını yapacaktır.
Bir avuç insanın dünya tarihini 600 yıl boyunca şekillendirecek bir cihan devletinin mimarları haline nasıl geldikleri ve bu düzeni dünyanın en zor coğrafyalarından birinde kurup asırlar boyu nasıl devam ettirdikleri her zaman araştırılıp ders çıkarılması gereken bir konu olacaktır.
SULTAN ABDÜLAZİZ KISA HAYATI
SULTAN ABDÜLAZİZ KAÇINCI PADİŞAH?
DARBECİLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEN PADİŞAN
DOĞUM TARİHİ, SALTANATI, ÖLÜMÜ
32. Osmanlı Padişahı
Babası: II. Mahmud
Annesi: Pertevniyal Valide Sultan
Doğumu: İstanbul, 1830
Ölümü: İstanbul, 1875
Saltanatı: 1861-1876
II. Mahmud'un Pertevniyal Valide Sultan'dan doğan oğludur. 32 yaşında tahta çıkan Abdülaziz, ilk olarak Karadağ, Eflak ve Boğdan, Sırbistan meseleleriyle uğraşmak zorunda kaldı. Daha sonra Yunanlılarla Girit anlaşmazlığı başladı. Ali Paşa'nın gayretiyle Girit Osmanlı Devleti'nde kaldı. Mısır Valisi İsmail Paşa'nın yetkilerini aşmaya başlaması üzerine baskı yapılarak yetkileri geri alındı. Bulgarlar Fener Patrikhanesi'nden bağımsız bir kiliseye sahip olmak istiyorlardı. 1870'de bu istekleri kabul edildi. Bu tarihte Fransa, Prusya'ya yenilince Avrupa kuvvetler dengesi değişti ve Rusya, Londra Antlaşması'yla Karadeniz'deki haklarını teyid ettirdi. Osmanlı Devleti dış politikada Rusya'ya yöneldi. Dışarıdan alınan borçlar ödenemez oldu. Bu iki sebeple halkta hoşnutsuzluklar belirdi. Arkasından Bosna-Hersek'te ayaklanmalar başladı. Bunu Bulgarların ayaklanması izledi. Bu sırada Selanik'te bir halk hareketi sonucunda iki konsolos öldürülünce, Yeni Osmanlılar denilen Namık Kemal ve arkadaşlarının etkisi, Mithat Paşa'nın da Sadrazam Mütercim Rüşdü Paşa ve Serasker Hüseyin Avni Paşa'yla birlikte harekete geçmesiyle Abdülaziz tahttan indirildi (30 Mayıs 1876). Önce ailesi ve haremiyle birlikte Topkapı Sarayı'na, ardından Feriye Sarayı'na götürülen Abdülaziz, 4 Haziran günü bilekleri kesik vaziyette bulundu, kısa bir süre sonra da öldü. Resmi raporda intihar diye ilan edildiyse de, olayların gelişme seyri dikkate alındığında darbeciler tarafından tekrar tahta geçme ihtimalini bertaraf etmek için öldürüldüğü anlaşılır. Babası II. Mahmud'un türbesine defnedildi. Mısır ve Avrupa'ya seyahat ederek bilgi ve görgüsünü artıran Abdülaziz, güreş meraklısıydı. Batı ve Doğu musikilerinden anlardı. Marşlar bestelemiş, hatta Londra ziyaretinde Kraliyet Orkestrası tarafından kendi marşı çalınarak karşılanmıştı. Osmanlı denizciliğini dirilmek istemiş ve dünyanın en güçlü donanmalarından birini kurmuş, Dolmabahçe Sarayı'nı tamamlatmıştı. Dindarlığıyla tanınırdı.