Boyama ve renklilik demektir. Temkinin mukabili olarak kullanılır ve istikamet yolunu araştırma makamıdır. Kul yolda olduğu sürece bir halden diğerine geçtiğinden temkin ehli değil, telvîn ehli sayılır. Hakk'a vuslat gerçekleşince telvînin yerini temkin alır. Tasavvufta genelde telvin bu anlamda anlaşıldığı halde, İbn Arabî (k.s) telvini en yukarı makam olarak görmektedir. Onun bu mânâda anladığı telvîni, bir önceki telvinden farklı değerlendirmek gerekir. Nitekim İbn Arabî (k.s)'ye göre telvin içindeki kulun hâli, Allah’u Teâlâ'nın:
“O her ân yeni bir işte, yeni bir tecellî ve yaratma halindedir."( er-Rahman. 29)âyetinde belirtilen değişik tecellîlere mazhar olma hâline benzer.
İbn Arabî (k.s)'ye göre temkin, telvinde temkin; yani telvine iyice yerleşmektir. Telvin kavramına yüklenen anlamlar farklı olduğu için İbn Arabî (k.s) ile diğer mutasavvıfların bu konudaki değerlendirmeleri de farklıdır. Yaygın olan kanâat temkinin telvinden önde olduğudur. Ancak bu anlayış telvine yüklenen değişkenlik anlamına göredir. Ama telvini tecellilerin değişik boyutlarını idrak mânâsında anlayınca, o, tecellî ve mazhariyet gibi anlamlar kazanıyor ve temkinin önüne geçiyor.
Temkin nedir? Sahv ve temkin arasında bir benzerlik var mıdır?
Telvin ile temkin birlikte kullanılan kavramlardır. Temkin telvinin zıddıdır. İstikamet üzere karar kılma, iniş ve çıkışlardan kurtulma makamıdır. Telvinde ne kadar değişkenlik söz konusu ise temkinde o kadar karar hâli vardır. Manevî sarhoşluktan ayılma anlamına gelen sahv ile temkin arasında bir yakınlık vardır. Tasavvuf tarihinde Cüneyd(k.s)sahv ve temkini, Bâyezid (k.s) ise sekr ve telvîni temsil eden iki ayrı şahsiyet olarak kabul edilir.
DİNİMİZİ BİLMEK VE ÖĞRENMENİN ÖNEMİ
Müslüman olarak dinimizin emirlerini yerine getirmeliyiz. Dinimizi öğrenmek ve bilmek başlıca sorumluluğumuzdur. Aklımıza takılan şeyleri öğrenmeli, bilgi sahibi olarak ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
“Bilenler ile bilmeyenler, hiç bir olur mu? Hiç şüphesiz ancak akıl sahipleri (bunu) idrak edip anlar.” Zümer 9
"Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân'ı öğrenen ve öğretenlerinizdir."
(Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 21.)
Bir çok ayet ve hadiste bu sorumluluk vurgulanmıştır. Dinimizi öğrenmenin yolu Kur'an Kerim, Peygamber Efendimiz'in sünnetleri ve güvenilir alimlerin kitapları ile mümkündür. Dinimizle ilgili sorularımıza cevap ararken güvenilir kaynaklara dikkat etmeliyiz.
“İlim tahsil etmek her Müslümanın üzerine farzdır."
(İbn-i Mace, Mukaddime:17 )
Buradan da anlaşılacağı gibi dinimizi öğrenmek farzdır. Çünkü dinimizi bilmez isek helali haramı bilemeyiz. Bu da bizi harama ve günaha götürür.
Sonuç olarak hayatımızın her alanını kapsayan dinimizi öğrenmeli ve ilk emir olan "Oku" emri ile şuurlanarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.